1930'LI YILLARDA DİVRİĞİ
Savaş, hastalık ve yoksulluğun yoğun olarak yaşandığı Anadolu’nun pek çok kenti gibi Divriği’de 1930'lı Yıllarda Divriği’de terk edilmiş bir kasaba görüntüsü çizmekteydi.
Bu Yıllarda Divriği toplumsal yaşamına damgasını vuran çok olumlu gelişmeler ortaya çıkmıştır.
1-O yıllarda Türkiye’nin en zengin kişisi Nuri Demirağ ve kardeşi Naci Bey Divriği’ye yönelik sosyal ve ekonomik projeler geliştirmişlerdir.
2-Divriği’den geçen Sivas-Erzurum Demiryolu Hattı inşası esnasında 1933-1939 Yıllar arası Divriği İstasyonu şantiye merkezi olarak kullanılmıştır.
3-!935 Yılında kurulan MTA Divriği bölgesinde yaptığı araştırmalarda zengin demir ve çeşitli maden sahaları bulmuştur.
4-1937 Yılında Karabük Demir Çelik Fabrikası temeli atılmış hammadde ihtiyacı yine aynı yılda işletmeye açılan Divriği Demir Maden İşletmesinden temin edilmeye başlanılmıştır.
5-1937 Yılında Nuri Demirağ tarafından yaptırılan Ortaokul hizmete açılmıştır.
Bütün bu olumlu gelişmeleri üst üste koyarsak 1930-1940'lı yıllardaki gelişmeleri Allah’ın Divriği halkına bir lütfüdür diyebiliriz.
NURİ DEMİRAĞORTAOKULU1950 li Yıllara kadar köyden gelen öğrenci sayısı 2-3 civarında iken 1950'li yıllardan itibaren hızla artarak 150 öğrenci sayısına kadar ulaşmıştır.
Toplam 3828 öğrenci kayıt oldu-1870 öğrenci mezun
Köy doğumlu kayıt olan öğrenci sayısı-1103 öğrenci
DEMİRYOLU
Divriği’nin köylerle ilişkisi 1950 li yıllara kadar at, eşeksırtından sürdürülmüş olup,1930 lı yıllarda işletmeye açılan demiryolu sayesinde, Divriği’nin ve çevre köylerin Sivas, Ankara, İstanbul gibi büyük merkezlere ulaşımı rahatlıkla kurulabilmiştir.
Sivas-Erzurum-Malatya hat maliyeti masraflar, malzemeler, alınan vagon ve lokomotifler dahil toplamı 80 milyon liraya malolmuştur.
550 kilometre uzunluğundaki Sivas-Erzurum arasında toplam uzunlukları 23 km. olan 138 adet tünel 971 köprü yapılmıştır. Boğazlar bölgesinde tünellerin sayısı 31 adet toplam uzunlukları ise 9.5 km.dir.
Taşçı, duvarcı, demirci, marangoz, lağımcı, makinist gibi işçiler ve amele gurupları olmak üzere altı yıl içinde toplam işçi yekünu 14.996.300 dür.Yaz günlerinde bir günde 27.000 kişi çalıştırılmıştır.
Son Posta gazetesi muhabiri Sait Kesler 5-6-1935 tarihinde Nuri Demirağ’la yaptığı röportajda: Sivas-Erzurum hattı ihalesi ile ilgili olarak Nuri Demirağ şunları söylemiştir: Sivas-Erzurum hattı işi büyük bir iş .Amerikan Foks şirketi bunu 65 milyon liraya taahhüt etmişti. Kardeşim Abdurrahman Naci 55 milyona kırmış,vekiller heyeti de ihale etmiş,ben bunu duyunca hemen 7 milyon lira birden kırdım ve 48 milyon liraya talip oldum.Heyeti vekile de hattı bana ihale etti. Bütün paraları bu hattın inşasına yatırdığım için şimdi elimde param yok.Onun için tayyareye bir şey veremiyorum.
DEMİRYOLU HASTAHANESİ
Hattın inşası esnasında Divriği’de Aptullah Paşa Konağı demiryolu hastanesi olarak kullanılmıştır.Burada dinamit atımı esnasında ve kayalık mıntıkalardan düşerek yaralanan pek çok kişinin ve çevre halkın tedavileri yapılmıştır. Han ocağı diye bir taş ocağı vardı. Sultan Murad’ın hanı var orda. Mühendisler ilk demiryolu inşaatı açıldığı zaman ocağı kontrol ettiler.İlk o ocağı açtılar. 400 ustası,taşçısı, amelesi çalışıyordu.
Hattın inşası esnasında işçilerin yoğun olduğu muhtelif istasyonlarda yabancıların kurdukları panayırlar,barlar ve gece eğlenceleri tertip edilerek işçilerin kazançları çarçur edilmiştir.
Hat inşası esnasında çalışan yabancılarla çevre halkından evlilikler artmış hat bitiminde bırakıp gidenler bayağı olmuştur.Kültürel değerlerde farklılıklar başlamıştır.
Ulaşımdaki kolaylığın eğitime ve ticarete çok olumlu yansımalarının sonucu okuyan öğrenci sayılarında hızlı bir artış sağlanmış, bölgedeki ticarette çeşitlilik ve miktarda artış sağlanmıştır.
Divrik İstasyonunun temeli 12.ekim 1935 de atılmış 20-11-1937 de açılmıştır.
Tren yolu gelmeden önce Divriği’nin çevre illerle düzgün bir şose yol bağlantısı yoktu. Sivas’a atla ancak üç günde gitmek mümkündü, yol emniyeti, güvenlik, konaklama yok denecek seviyedeydi.
DEMİR-MADENLERİ İŞLETMESİ
Divriği toplumsal yaşamına damgasını vuran Demir Çelik İşletmesinin açılması köy ve şehirlerdeki hanelerin yarıya yakının temel geçimi işletmede ücretli isçilik şeklinde başlamıştır.
Demir Çelik İşletmesi’nin Divriği yerel sermayesi üzerinde bir diğer etkisi, isletmenin isçilere dağıttığı ayakkabı, elbise gibi ihtiyaç maddelerini yerli üreticilere yaptırmış olmasıdır. Bu uygulamayla Divriği üretken sermayesi gelişmeye, ilçede istihdam yaratan bir alan oluşmaya başlamış ancak 1970’lerin sonunda üretimin Sümerbank’a verilmesi bu gelişmeyi engellemiştir.
Divriği’nin ekonomik olarak gelişmeye başladığı yıllarda, köyle şehrin ilişkileri de hızlanmaya başlamış, meyve, sebze pazarlama olanaklarının genişlemesi nedeni ile hayvancılığın önemi azalmıştır. Şehirlerde elde ettikleri birikimleri köyde ağadan verimli toprak alarak değerlendirmişlerdir. Köylülerin köye ve toprağa atfettikleri büyük anlam, tercihlerini köyde kalmaktan yana olmasına neden olmuştur. O nedenle bunların büyük kısmı iktisadi olarak şehirde daha iyi koşullarda hayatlarını devam ettirebilecekken, köyde kalmayı tercih etmişlerdir.1970 li yıllarda elektriğin gelmesi ile de yaşam koşulları iyileştirilmiştir.
1945-1970 arası Divriği ve çevre köylerinde Demir Çelik isletmelerinin yarattığı ekonomik canlılık büyük şehirlere doğru nüfus hareketlerini yavaşlatmıştır. Divriği bir KİT Kenti haline gelmiştir. 1980’lerden sonra küçük üreticiliğe dayalı tarımsal sektörün girdiği kriz ve kırdan şehirlere doğru göçlerin hızlanmasını, Divriği’deki Demir Çelik İsletmeleri’nin özelleştirme sürecine girmesi, bölgede yol açtığı hızlı nüfus hareketleridir. Önemli büyüklükte bir genç nüfusun ilçeden göç etmesinin ardından geri kalan yaslı nüfus, üretkenliğini yitirerek, köylerin şehirle girdiği ilişkinin niteliği de değişmeye başlamıştır. Köylerde kalanlar artık emekli, yaslılık aylıklarıyla ve çocuklarının şehirden gönderdikleri paralarla geçinmeye başladıklarından, köylüler üretici olmaktan tüketici olmaya geçmeye başlamışlardır. Fabrikanın özelleştirilerek Erdemir’e satılması ve isçi sayısının düşürülmesiyle, Divriği ekonomik açıdan gücünü yitirmeye başlamıştır.
1980’lerden sonra Demir Çelik Fabrikası’nda çalışan isçiler sendikal mücadelenin sonunda ücretlerde büyük artışlar sağlamışlar, ellerindeki birikimleri büyük şehirlerde yatırıma çevirmişlerdir. Divriği esnafı da elde ettiği birikimi daha büyük getiri elde etme beklentisi ile büyük şehirlerde gayrimenkullere yatırmıştır.
“1962 yılında Terziler Birliği Başkanlığına kayıtlı Divriği'de 68 terzi vardı. Bugün ise sadece 6 terzi dükkanı var. Demir Çelik İşletmelerinin ihtiyacı olan iş elbisesi siparişlerini yetiştirmekte zorlanıyorduk. Eskiden gece saatlerine kadar çalışıyorduk. İş çoktu, ama şimdi akşam ezanı okununca dükkanları kapatıyoruz”
1950 li yıllarda 40 civarında ayakkabıcı vardı.
1944 yılı murakabe raporunda:İşletmenin ilk okulunda yatılı ve ücretsiz okutulup atölyede çalıştırılan civar köy çocuklarının ileride atölye işçisi ihtiyacını çok iyi karşılayacağına şüphe yoktur.Daha çabuk netice alma bakımında ilk okulu bitirmiş çocukların çıraklığa alınması daha doğru olur.
Çalışan işçi adedi 1958 yılına kadar ortalama yıllık 1000 kişi, memur ve müstahdem sayısı ise 100 kişi civarındadır.İşçilere ödenen ücretten başka, parasız olarak ekmek,yemek,elbise,kundura verilmekte bunlar için 1944 yılında harcanan miktar 338.000 lira dır.
SONUÇ OLARAK DİYEBİLİRİZKİ
Divriği Demir Madenlerinin ülke ekonomisine katkısı Atatürk ve Celal Bayar tarafından çok önemle ifade edilmesine karşılık ilerleyen seneler Divriği’yi Karabük, Batman gibi maden şehirlerinin çok gerisinde bırakmıştır. Bu şehirler birer il olmasına rağmen Divriği demir, bakır, krom, kömür gibi çok çeşitli maden zenginliğinin yanı sıra UNESCO’nun Dünya Mirası ilan ettiği Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, cami, kümbet, han, köprü, kale, bedesten, sivil mimari eserleri gibi pek çok tarihi ve kültürel zenginliğe sahip olmasına rağmen gerileyen üçüncü sınıf bir ilçe konumundadır.
Önümüzdeki yıllarda devlet yatırımlarının büyük belirleyiciliğe sahip olduğu Divriği’de toplumsal değişme faktörleri olarak sağlık, eğitim ve turizm olarak görülmektedir. Bu süreç devletin kamu yatırımları ve istihdam politikası ile doğrudan ilgilidir.
DİVRİĞİ HEPİMİZDEN BİR ŞEYLER BEKLİYOR. BİZLERE VERDİKLERİNDEN ÇOK FAZLASINI GERİ İSTİYOR.
Eklenme Tarihi : 26.08.2013