14 Mayıs1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden sonra şehirlerin ihtiyacı olan elektrik santralleri süratle yapılmaya başlandı. Divriği’nin de elektriğe kavuşması için İller Bankası teşebbüse geçerek Fransız şirketiyle sözleşme imzalandı.
Baraj Divriği-Bağıştaş arasında 7 km ileride Çaltı Çayı üzerinde iki türbünlü olarak yapıldı. İki türbünün ürettiği azami enerji 130 kw idi. Aşağı çarşı girişi ve köy kuyusundaki transfer merkezine oradan da şebekedeki 400 civarında direkle enerji tevzii ediliyordu. İşletme fen memuru, mesul makinist ve yardımcısı, hat şebeke ustası ve bekçi olmak üzere beş kişiden ibaretti. Santral sorumluluğuna meslek lisesi elektrik bölümü mezunu olan hemşerimiz Hasan Basri Budak madendeki görevinden ayrılarak Belediye Başkanı Şeref Muradoğlu tarafından fen memuru olarak görevlendirildi. Santral makine ve elektrik montajını yapan Alman Wagner şirketinden teslim alınıp Divriği Belediyesine devredildi. Hatlara cereyan verilmeden önce çarşıda dellal çağırtarak “hatlara dokunulmamasını, hayati tehlike olduğu”ilan edildi. Artık çarşıdaki bütün direklerde lambalar yanıyordu, sokaklarda ise aralıklı olarak lambalar yanıyordu. O günlerde santralden çekilen güç 30 kw civarında idi. Evlere cereyan verilmesi için tesisat çalışmaları da hızlı bir şekilde başlamıştı. Divriği’nin geceleri ışıl ışıl parlamaya başlamıştı. Şehir içindeki motorlara gündüz çalışma izni verilmişti, geceleri ise ışıklandırma lambaları yanıyordu. Şehrin tamamı için enerji hattı planlaması yapılmadığından elektrik verilemeyen evlerin taleplerini karşılamak için sık sık Başkan ile Hasan Basri Budak arasında enerji yetersizliği nedeniyle tartışmalar yaşanıyordu. Enerjinin önemli bir kısmını istasyon kullanmaktaydı.150 w olarak kullanılan lambalar 60 wata düşürülerek mümkün olduğu kadar daha çok eve elektrik verilmeye çalışıldı. Santral faaliyete geçtikten iki sene sonra üretilen enerji Divriği’nin ihtiyacını karşılayamaz duruma gelmiştir.